Harvard Üniversitesi'nin Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu ile Uzun Yıllardır Süren İşbirliği Ortaya Çıktı

Türkistan Times - 6 Mayıs 2025, İstanbul: Dünyaca ünlü yükseköğretim kurumu Harvard Üniversitesi'nin, Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygurlara yönelik geniş çaplı insan hakları ihlallerine doğrudan karışmakla suçlanan askeri-ekonomik örgüt olan Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu (XPCC veya Çincede "Bingtuan" olarak da bilinir) ile uzun yıllardır işbirliği içinde olduğunun yakın zamanda ortaya çıkması, uluslararası kamuoyunda güçlü bir tepki ve sert eleştirilere neden oldu. Özellikle bu işbirliğinin, ABD hükümetinin XPCC'ye yaptırım uygulamasından sonra dahi devam etmesi, meseleyi daha da karmaşık hale getirdi.

Ortaya çıkan bilgilere göre, Harvard Üniversitesi 2019'dan 2023 Ekim ayına kadar yaklaşık dört yıllık bir süre boyunca, Çin'in Doğu Türkistan'daki Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu'ndan gelen bir grup yetkiliye özel eğitim programları düzenledi. Harvard tarafı bu eğitimi Çin'deki kamu görevlilerinin "sosyal sigorta planlarını etkili ve sürdürülebilir şekilde finanse etme" yeteneklerini artırmayı amaçladığını belirterek meşrulaştırmaya çalışsa da, tam da ciddi insan hakları ihlalleriyle suçlanan, hatta ABD tarafından "Uygur soykırımı"na karışmakla itham edilip yaptırıma tabi tutulan bir örgütün kadrolarını eğitmiş olması uluslararası alanda şiddetle kınandı.

Çin'in Doğu Türkistan'daki Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu, 1954'te kurulduğundan bu yana, Doğu Türkistan'da Çin'in sömürgeci politikalarını yürütmesinde önemli bir askeri ve ekonomik güç olmuştur. Bu örgüt, yerel Uygur, Kazak ve diğer Müslüman halkları sıkı kontrol altında tutma, topraklarına el koyma ve bölgeyi "istikrara kavuşturma" bahanesiyle baskı uygulama faaliyetlerinde başrol oynamaktadır. 2017 sonrası toplama kamplarının kurulması, milyonlarca Uygur ve diğer milletlerden insanın tutuklanması, zorla çalıştırılması gibi insanlığa karşı suçlarda XPCC'nin doğrudan sorumluluğu olduğuna dair çok sayıda kanıt ve tanıklık bulunmaktadır. Tam da bu sebeplerden ötürü ABD hükümeti 2020 yılında "Uygur İnsan Hakları Politikası Yasası"na dayanarak XPCC'ye ve bazı üst düzey yetkililerine yönelik ekonomik yaptırımlar uygulamış, Amerikan vatandaşları ve şirketlerinin bu örgütle herhangi bir ticari-ekonomik ilişki kurmasını yasaklamıştı.

Ancak Harvard Üniversitesi'nin bu yaptırım tedbirlerini hiçe sayarak Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu yetkililerini eğitmeye devam etmesi, Uygur hakları savunucularının, uluslararası insan hakları örgütlerinin ve birçok siyasi gözlemcinin öfkesini çekti. NewsBytes, Regtechtimes, Shia Waves gibi haber kaynakları ve X (eski adıyla Twitter) gibi sosyal medya platformlarında Harvard'ın bu eylemi "insan hakları ihlallerine ortak olmak", "ahlaksızlık", "soykırıma yardım etmek" ve "yaptırım kararlarını açıkça ihlal etmek" olarak suçlandı. Örneğin, @isaacstonefish adlı tanınmış gözlemci bunu "Harvard'ın yaptırımları ihlal etme meselesi" olarak açıkça belirtti.

Bu eleştirilere karşılık Harvard Üniversitesi'nin yanıtı, güçlü hoşnutsuzluğu yatıştırmakta yetersiz kaldı. Üniversite, programlarının "kamu yararına" olduğunu vurgulasa da, Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu ile olan özel ilişkisi ve yaptırımlar sırasında bu işbirliğini nasıl sürdürdüğü hakkında ikna edici bir cevap veremedi.

Milyonlarca insanın sırf etnik ve dini kimlikleri nedeniyle toplama kamplarına atıldığı, zorla çalıştırma, işkence, beyin yıkama, zorla kısırlaştırma gibi zulümlere maruz kaldığının Birleşmiş Milletler raporunda dahi kabul edildiği, ABD, Avrupa Birliği gibi güçler tarafından "soykırım" ve "insanlığa karşı suçlar" olarak tanımlandığı bir dönemde, Doğu Türkistan'daki durumun uluslararası toplumun yüksek dikkatini çektiği bir zamanda, Harvard Üniversitesi gibi prestijli bir bilim yuvasının bu suçların ana faillerinden biri olan Sincan Üretim ve İnşaat Kolordusu ile işbirliği yapması, akademi dünyasının ahlaki sorumluluğu ve toplumsal görevi hakkında derin soruları gündeme getirdi. Bu olay, yükseköğretim kurumlarının uluslararası işbirliklerinde insan haklarına ve yasal sınırlamalara ne ölçüde uyması gerektiğini bir kez daha gündeme taşıdı.

Şu anda tüm dikkatler, Harvard Üniversitesi'nin bu konuda hangi somut adımları atacağına ve ABD hükümetinin kendi yasalarının uygulanmasını nasıl denetleyeceğine odaklanmış durumda. Uygur toplumu ve uluslararası insan hakları aktivistleri, Harvard'dan bu tür ahlak dışı işbirliğini derhal durdurmasını, geçmişteki hatasını kabul etmesini ve Doğu Türkistan'daki zulme karşı net bir tavır almasını talep ediyor.