Uluslararası Otel Grupları, Doğu Türkistan'da Ağır Etik Sınavla Karşı Karşıya

Türkistan Times için İslam hazırladı

Uluslararası otel gruplarının, aralarında dünyaca ünlü "Holiday Inn"in ana şirketi olan "Uluslararası Oteller Grubu"nun (IHG) Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'daki faaliyetlerini genişletme planları, bölgedeki giderek artan insan hakları trajedisi, Uygur Müslümanlarına yönelik insanlığa karşı suçlar, hatta bazı ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından soykırım olarak kabul edilen zulümler bağlamında şiddetli eleştirilere maruz kalıyor. Bu şirketler, insani değerleri göz ardı ederek, zulmün devam ettiği bölgeden menfaat sağlamakla suçlanıyor.

"Daily Mail" gazetesinin 9 Mayıs 2025 tarihli Kumail Jaffer imzalı makalesinde belirtildiğine göre, "Uluslararası Oteller Grubu" şu anda Doğu Türkistan'da dört otel işletiyor ve 16'dan fazla yeni otel açmayı planlıyor. Bu durum, Çin hükümetinin Uygurlara yönelik büyük ölçekli gözaltı, zorla çalıştırma, dini ve kültürel soykırım ve toplama kamplarına kapatma gibi sistematik baskılarının devam ettiği, aynı zamanda bu eylemlerin birçok ülke ve insan hakları kuruluşu tarafından "soykırım" olarak tanındığı kritik bir zamanda yaşanıyor.

Milletvekilleri ve Hak Kuruluşlarının Tepkileri

Bu mesele, İngiliz Parlamentosu'nda ve uluslararası insan hakları kuruluşları arasında büyük yankı uyandırdı. Aralarında Muhafazakâr Parti eski lideri Sir Iain Duncan Smith'in de bulunduğu bir grup İngiliz milletvekili, "Uluslararası Oteller Grubu"na resmi bir mektup yazarak, şirketin Doğu Türkistan'daki ticari faaliyetleri hakkında detaylı açıklama talep etti. "Çin'e Karşı Parlamentolar Arası İttifakı" (IPAC) tarafından desteklenen bu mektupta, bölgedeki ağır zulümler dikkate alınarak, "Uluslararası Oteller Grubu"nun genişleme planlarını derhal yeniden gözden geçirmesi çağrısı yapıldı.

Milletvekilleri özellikle, Doğu Türkistan'da lüks oteller işletmenin, Çin yönetiminin insan hakları krizini gizleme çabalarına yönelik propagandasına yardımcı olacağını, bölgenin gerçekliğini saklayarak sahte, yapay bir imaj yaratılmasına katkı sağlayacağını belirttiler.

"Uygur İnsan Hakları Projesi"nin (UHRP) Araştırma Direktörü Dr. Henrik Soldiyevski, "Uluslararası Oteller Grubu" gibi uluslararası otel zincirlerinin bölgede sahte bir normallik durumu sergilemeye çalıştığını kesin bir dille vurguladı. Şöyle dedi: "Yüksek seviyede konaklama ve dinlenme yerleri sağlayarak, uluslararası otel zincirleri bölgenin arındırılmış, gerçeklikten uzak imajına ortak oluyor. Bu durum, Pekin yönetiminin zulmü örtbas etmeye yönelik propagandasına doğrudan hizmet ediyor."

Bu görüş, Çin'e Karşı Parlamentolar Arası İttifakı'nın İcra Direktörü Luke de Pulford tarafından tekrarlandı. Doğu Türkistan'da işlerini genişleten şirketleri şiddetle eleştiren de Pulford, bölgedeki yaygın temel insan hakları ihlalleri nedeniyle bağımsız ve anlamlı insan hakları incelemesi yapmanın kesinlikle mümkün olmadığını özellikle belirtti.

Uluslararası Otel Varlığının Kapsamı ve Ahlaki İkilem

"Daily Mail"in bildirdiğine göre, Nisan 2025 itibarıyla Doğu Türkistan'da çeşitli uluslararası markalardan en az 115 otelin faaliyet gösterdiği, 74 otelin ise planlama aşamasında olduğu ortaya çıktı. Uluslararası otel zincirlerinin bu denli yoğun varlığı, Uygur nüfusunun toplama kamplarına kapatılma, zorla çalıştırma ve kültürel soykırımla karşı karşıya kaldığı bir bölgede şirketlerin yüzleştiği ağır ahlaki ikilemi net bir şekilde gözler önüne seriyor.

Bu otellerin genişlemesi sadece ekonomik kazanç sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda sahte ekonomik refah ve yapay istikrar imajı yaratarak Çin yönetiminin zulüm eylemlerini meşrulaştırma riskini de taşıyor. Bu durum, insan hakları ihlallerinin devam ettiği bir ortamda "normal yaşam" görünümünü yaratarak, bölgenin gerçekliğini gizleme ve uluslararası eleştirileri zayıflatma amacına hizmet ediyor.

Kurumsal Sorumluluk ve Tüketicilerin Konumu

"Uygur Soykırımını Durdurun" gibi hak kuruluşları daha önce hızlı moda devi "Shein" gibi şirketleri zorla Uygur işgücünden faydalanmakla suçlamıştı. "Daily Mail" raporunda, Luke de Pulford'un tüketicileri, menfaati insan haklarının üstünde tutan şirketleri boykot ederek "ayaklarıyla oy kullanmaya" çağırdığı belirtildi. Bu, kurumsal davranışları etkilemede kamuoyu baskısının ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Makalede ayrıca, Çin hükümetinin sıkı kontrolü ve bağımsız soruşturmaları engellemesi nedeniyle Doğu Türkistan'da insan hakları incelemesi yapmanın zor olduğu hatırlatıldı. Bu şeffaflık eksikliği, şirketlerin faaliyetlerinin Uygurlara karşı zulme katkıda bulunmadığını veya bundan faydalanmadığını garanti etme çabalarını karmaşıklaştırmıştır.

Uluslararası Baskı ve Gelecek Gelişmeler

Üst düzey milletvekillerinin ve UHRP, IPAC gibi kuruluşların Doğu Türkistan'daki kurumsal faaliyetlere gösterdiği ilgi, artan uluslararası denetimi işaret ediyor ve "Uluslararası Oteller Grubu" gibi şirketlerin bu bölgedeki varlıklarını yeniden değerlendirmesi için baskı yapabilir.

Bu sistematik nitelikteki sorun için, dünyadaki her bilinçli tüketicinin aktif bir duruş sergilemesi, bilinçli tüketim tercihleri aracılığıyla Doğu Türkistan'daki insan hakları kriziyle karşı karşıya kalan Uygurlarla dayanışma göstermesi ve uluslararası toplumun baskısını artırmak için kendi temsilcileriyle iletişime geçerek baskı yapması son derece önemlidir.

Kar mı, Yoksa İnsanlık Onuru mu?

"Uluslararası Oteller Grubu"nun Doğu Türkistan'daki ticari çıkarlarının Uygurların karşı karşıya kaldığı insan hakları trajedisiyle nasıl iç içe geçtiğini ortaya koyan bu durum, şirketin Uygur zulmünün devam ettiği bir bölgeden kar elde etmesi nedeniyle şiddetli eleştiriye uğradı. İngiliz milletvekilleri ve hak kuruluşlarının talepleri, daha fazla kurumsal hesap verebilirlik ve şeffaflık için acil ihtiyacı vurguladı.

Dünyanın Uygur krizi hakkındaki farkındalığının artmasıyla birlikte, şirketler eylemlerini etik standartlarla uyumlu hale getirmeye veya insan hakları ihlallerine ortak olma riskine girmemeye yönelik güçlü bir baskıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durum, direniş ve zulüm altındaki bölgelerde uluslararası ticaret yapmanın ağır ahlaki sorumluluğunu hatırlatıyor.

Bu nedenle, uluslararası toplum, hükümetler ve insan hakları kuruluşları birlikte hareket ederek, "Uluslararası Oteller Grubu" gibi şirketlerin Doğu Türkistan'daki insanlığa karşı işlenen suçlardan faydalanmasına son verilmesini talep etmelidir. Ancak bu birleşik güçle şirketler ahlaki ticaret yapmaya mecbur bırakılabilir ve Uygur halkının zulmünün sona ermesi teşvik edilebilir.