Çin’in Uygur Kimliğini Silme Aracı: Zorla Yatılı Okullar Yeni Raporla Gün Yüzüne Çıkarıldı

Turkistan Times, 19 Mayıs 2025 – Uygur Araştırmaları Merkezi, Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur çocuklarını hedef alan devlet destekli yatılı okul sistemine dair kapsamlı bir rapor yayımladı. Kökleri Koparmak: Çin’in Uygur Müslümanlarına Yönelik Soykırım Aracı Olarak Yatılı Okulların Kullanımı başlıklı rapor, Pekin yönetiminin Uygur halkını yok etmeye yönelik sistematik politikalarının en az bilinen ama en tehlikeli yönlerinden birine ışık tutuyor.

Raporda, bu yatılı okulların eğitim ve gelişim merkezleri olmaktan çok uzak olduğu; tam tersine çocukların ailelerinden koparıldığı, dillerinin, kültürlerinin ve inançlarının bastırıldığı zorla asimilasyon araçları olarak kullanıldığı belirtiliyor.

Yüzyıllardır kendine özgü bir etnik ve kültürel kimlik taşıyan Uygurlar, Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetimi altında çok yönlü bir tehdit altında. Bu tehdit; kitlesel Han göçü, toplama kampları ve şimdi de devlet kontrolündeki yatılı okullar aracılığıyla yürütülen kimlik silme politikalarıyla derinleşiyor.

Raporda şu başlıklara dikkat çekiliyor:

  • Politika Kökenleri: Çin’in Uygurlara yönelik asimilasyon politikalarının temelleri, özellikle 11 Eylül sonrası “terörle mücadele” söylemlerinin bu baskıcı uygulamaları meşrulaştırmak için nasıl kullanıldığı.

  • Yatılı Okulların Uygulanışı: Uygur çocuklarının ilkokul çağından itibaren ailelerinden zorla ayrılarak devlet yurtlarına yerleştirildiği sürecin ayrıntıları.

  • Eğitimde İdeolojik Dayatma: Okullarda Uygurca konuşmanın yasaklandığı, aile bağlarının küçümsendiği ve devlete sadakatin temel değer olarak öğretildiği eğitim sisteminin içeriği.

  • Tanıklıklar: Bu okullarda bulunmuş kişilerin ilk elden ifadeleri, uygulamaların çocuklarda yol açtığı derin psikolojik ve kültürel tahribatı gözler önüne seriyor.

Rapor, bu okulların sıradan bir yatılı eğitim sisteminden çok uzak olduğunun altını çiziyor. Birçok durumda çocukların ebeveynlerine ulaşmaları engelleniyor; özellikle ebeveynler toplama kamplarında gözaltındaysa çocuklar tamamen devletin kontrolüne bırakılıyor. Bu süreç, bir neslin dilinden, inancından ve kültürel köklerinden koparılmasına neden oluyor.

Uluslararası hukuk uzmanları ve insan hakları savunucuları, bu uygulamaları “kültürel soykırım” olarak tanımlıyor. Çünkü burada, bir halkın en savunmasız kesimi olan çocuklar doğrudan hedef alınarak kimlikleri sistematik biçimde siliniyor.

Uygur Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim İdris şu açıklamayı yaptı:

“Bu sözde yatılı okullarda Uygur çocuklarına yapılan şey eğitim değil; zorla asimilasyon, kültürel yok oluş ve psikolojik travmadır. Çocuklar ailelerinden, dillerinden ve kimliklerinden koparılarak büyüyor. Bu durum açık bir soykırım tanımına uymaktadır. Uluslararası toplum bu sistematik yıkım karşısında sessiz kalamaz.”

Rapor, uluslararası topluma Uygur halkıyla dayanışma içinde olma, bu ağır suçları tanıma ve sorumluların hesap vermesi için acilen harekete geçme çağrısıyla son buluyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.