Çin yönetimi, 2025 yılı için işgal ettiği Doğu Türkistan'daki şehir ve kasabalarda 258 yerleşim alanını değiştirme planını duyurdu. Peki bu yerleşim planının amacı ne?
Çin, son birkaç yılda Doğu Türkistan'daki geleneksel yerleşim alanlarını zorla yıkarak, bu bölgeleri kendi kültürel ve mimari tarzına göre dönüştürmeye devam ediyor. 2025 yılı için duyurulan yeni plan kapsamında, Doğu Türkistan'da şehir ve kasabalardaki 258 mahalle yenilenecek. Bu durum, bölgedeki Uygur Türklerini ve kültürel mirası tehdit ediyor.
DOĞU TÜRKİSTAN'DA 258 MAHALLE DEĞİŞİYOR
Çin'in propaganda ajansı Tanrıdağ haber servisine göre; Çin'in "Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Konut ve Kentsel-Kırsal Kalkınma Departmanı", 2025 yılı için Doğu Türkistan'daki şehir ve kasabalardaki yerleşim bölgelerinin dönüşümüne devam edeceğini açıkladı. Bu kapsamda, 258 mahalle yenilenecek ve bu durum 76 bin kişiyi doğrudan etkileyecek.
UYGURLAR YERİNDEN EDİLECEK VE ÇİNLİLER YERLEŞECEK
Plan, özellikle Doğu Türkistan'ın güneyinde bulunan 118 yerleşim alanını kapsıyor. Bu değişikliklerden 18 bin kişi etkilenecek. Uzamanlar bu yerleşim planında Uygur Türklerinin evlerinin yıkılacağını, yerine yapılan yeni evlere devlet eliyle Çinlilerin yerleştirileceğini ve Uygur Türklerinin ise daha kırsal alanlara yerleştirileceğini belirtiyor. 2019'dan bu yana yürütülen "Şehir ve Kasaba Yenileme" adı altındaki projelerle, Uygur mimarisine sahip evler ve mahalleler yıkılarak, Çin'in kendi tarzına uygun yapılar inşa ediliyor.
YERİNDEN EDİLEN UYGURLAR 1 MİLYONDAN FAZLA!
Çin hükûmetinin, 2019 yılından itibaren uyguladığı bu projelerle toplamda 6 bin 888 yerleşim alanı zorla yenilendi ve yeni mahalle ve kasabalara Çinliler yerleştirildi. Bu süreç, 1 milyon 166 bin 700 Uygur Türkünü doğrudan etkiledi. 2024 yılında ise 857 yerleşim alanı değiştirildi ve 193 bin 800 Uygur Türkünü yerinden etti.
KÜLTÜREL SOYKIRIM YAŞANIYOR!
Gözlemciler, bu planın Uygur Türk kimliğini ve kültürel mirasını hedef alan bir asimilasyon politikasının parçası olduğunu belirtiyor. Çin yönetiminin, Uygur mahallelerini yok ederek yerel halkın tarihî ve kültürel bağlarını koparmaya çalıştığı ve bu durumun, bölgedeki demografik yapıyı dönüştürme çabalarının bir yansıması olduğu değerlendiriliyor.
