Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu; Türkiye’de hızla düşen nüfus artış hızı için yaptığı uyarıda, Uygur Türklerinin Türkiye'ye getirilmesini önerdi.
Türkiye’de hızla düşen nüfus artış hızı için uyarıda bulunan Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, nüfus artışındaki azalmayı Türkiye’nin önündeki en büyük sorun olarak nitelendirdi.
Afyoncu, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunun büyüklüğünü “Kabusa gidiyoruz. Şöyle düşünün; 2023'te binde 1.1'e düşmüştü nüfus artış hızımız. 1990'da 2,1'di. Yani yüzde 2'den binde 1'e düştük, TÜİK'in son açıkladığı verilere göre binde 3,1'e çıktık. Bu çok ciddi bir tehdit, savaştan daha önemli bir tehdit.” ifadeleriyle aktardı.
Erhan Afyoncu, bu sorun için önerisini ise “Dünyanın farklı yerlerinden varlıklarını devam ettirme şansı kalmayan Türkleri, Türkiye’ye getirmeliyiz” ifadeleriyle dile getirdi. Afyoncu, bu hususta Uygur Türklerine atıfta bulundu.
AFYONCU'DAN UYGUR TÜRKLERİNİ TÜRKİYE'YE GETİRME ÖNERİSİ!
Uygur Türklerine atıfta bulunan Afyoncu, sunduğu öneride "Mesela Çin’deki Uygur Türkleri gibi. Türkiye belli ölçüde Türklerden göç almak zorunda.” ifadelerini kullandı.
DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SOYKIRIM UYGULAMALARI
Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğruyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insan yasa dışı bir şekilde alıkoyuluyor. Çin hükûmeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.
ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ CEZA KAMPLARINDA NELER YAŞANIYOR?
Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar.
Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor.
Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.