İSTANBUL — 14 Ekim 2025
Turkistan Times — Ketebe Yayınları, gazeteci-yazar Taha Kılınç’ın yeni eseri “Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi” için Taksim Camii Kültür ve Sanat Merkezi'nde bir tanıtım programı düzenledi. “Uzak bir diyar değil, yakın bir sınav” başlığıyla gerçekleştirilen lansman, akademisyenlerden gazetecilere, sivil toplum temsilcilerinden yayın dünyasının önemli isimlerine kadar geniş bir katılımla yapıldı.
Gazeteci yazar Taha Kılınç, AA muhabirine, kitabı Doğu Türkistan'a giderek yazdığını belirterek, "Giderken bazı sorularım vardı. Birincisi, ibadet serbest mi? İkincisi, camiler, ibadet alanları açık mı? Üçüncüsü, sokaklarda, görünür alanda kamusal alanda tesettür serbest mi? Maalesef camileri kapalı bulduk, camilerde namaz kılamadık. Maalesef sokaklarda Müslüman hanımların tesettürünün ciddi bir şekilde engellendiğini gördük." dedi.
“Bir milletin hafızası sistematik olarak siliniyor”
Programın açılış konuşmasını yapan Taha Kılınç, kitabının yalnızca bir seyahat anlatısı olmadığını, aynı zamanda “unutulmuş bir coğrafyanın güncel tanıklığı” olarak kaleme alındığını söyledi. 2025 yılı içerisinde Gulca’dan Kaşgar’a, Yarkent’ten Hoten, Urumçi ve Turfan’a uzanan yolculuğu sırasında edindiği gözlemleri paylaşan Kılınç, Doğu Türkistan halkının yüzyıllardır süren varoluş mücadelesine dikkat çekti.
“Bugün Doğu Türkistan’da camilerin minareleri sökülüyor, türbeler yerle bir ediliyor, mezarlıklar yok ediliyor. Başörtüsü yasaklanıyor, ibadet edenler takip altına alınıyor. Bir milletin hafızası sistematik olarak silinmeye çalışılıyor,” diyen Kılınç, kitabının bu yok edilişin sessiz tanığı olduğunu vurguladı.

“Hoten’de bir ezan sesi duymadım”
Sekiz gün süren seyahati boyunca yaşadığı izlenimleri anlatan Kılınç, Doğu Türkistan’daki dini hayatın neredeyse tamamen bastırılmış durumda olduğunu dile getirdi.
“Bir Müslüman olarak kendi şahitliğim çerçevesinde ezan duymadığımı söylüyorum. Düşünün, Hoten Doğu Türkistan’ın en dindar şehirlerinden biri. Kaldığımız süre boyunca merkezde Müslüman nüfus oranı en az yüzde yetmiş olmasına rağmen sokakta bir tane başörtülü görmedim,” ifadelerini kullandı.
Kılınç ayrıca, camilerin büyük kısmının ibadete kapalı olduğunu, ibadet edenlerin sistematik olarak takip edildiğini, Müslüman kimliğin görünürlüğünün yasaklarla bastırıldığını belirtti.

Tarihsel derinlikten güncel gerçekliğe
Ketebe Yayınları’ndan çıkan eser, yalnızca günümüz Doğu Türkistan’ına dair bir tanıklık değil; aynı zamanda bölgenin tarihsel hafızasına da ışık tutuyor. Kılınç kitabında, Kaşgarya Emirliği, Şarki Türkistan Cumhuriyetleri, Abdulkadir Dâmolla ve Osman Batur gibi figürler üzerinden Doğu Türkistan’ın direniş tarihini ele alıyor.
Katılımcılar, kitabın hem tarihî arka planı hem de sahadan derlenen gözlemleri bir araya getirmesiyle Doğu Türkistan meselesine dair özgün ve derinlikli bir kaynak oluşturduğunu belirtti.
Görsel bir bellek kaydı
Seyahat boyunca yazarın kendi çektiği fotoğraflarla zenginleştirilen kitap, yalnızca sözlü tanıklık değil, aynı zamanda görsel bir bellek kaydı sunuyor. Renkli baskısı, özgün tasarımı ve anlatım diliyle eser, hem akademisyenler hem de konuya ilgi duyan genel okuyucu için kaynak niteliğinde değerlendiriliyor.
“Uzak bir diyar değil, yakın bir sınav”
Konuşmasının sonunda Kılınç, “Bu derdi hep beraber paylaşalım,” diyerek, Doğu Türkistan meselesinin yalnızca uzak bir coğrafyanın sorunu değil, tüm İslam dünyasının ortak vicdan meselesi olduğunu vurguladı:
“Doğu Türkistan, bize uzak bir diyar değil; imanımız, değerlerimiz ve insanlığımız adına yakın bir sınavdır.”
Kaynaklar: DHA / Yeni Şafak