CNN Türk Ekibi Çin’in Daveti Üzere Doğu Türkistan’ı Ziyaret Etti

Türkistan Times - İstanbul: Türkiye'nin önde gelen kanallarından CNN Türk muhabiri Büşra Arslantaş ve kameraman Caner Emre Kınacı, Çin'in Türkiye Büyükelçiliği'nin özel daveti üzerine 26 Ekim 2025'te Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'yi ziyaret etti. Kanalın ziyaret sonucunda yayımladığı rapor, kültürel soykırım iddialarıyla gündemdeki yerini koruyan bölgedeki titizlikle yönetilen gerçekliği gözler önüne serdi.

Türk Dünyası ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın diplomatik baskıyı artırması istenen bir dönemde, CNN Türk ekibinin gözlemleri, hükümetin resmi açıklamaları ile sahadaki gerçeklik arasındaki derin uçurumu vurguladı. Çinli yetkililer bu ziyareti "açık ve şeffaf bir diyalog fırsatı" olarak nitelese de, gazeteciler yerel Uygur halkıyla gerçek bir iletişim kurmanın neredeyse imkânsız olduğu, sıkı kontrol altındaki bir ortamla karşılaştı.

Resmi ziyaret programı boyunca bölgenin zengin kültürü, canlı danslar, zengin sofralar ve renkli kıyafetler aracılığıyla sergilendi. Ancak muhabirin Uygurlarla Türkçe, İngilizce veya çeviri uygulamaları aracılığıyla yaşam koşulları hakkında sohbet etme girişimleri sessizlik veya nazik bir gülümsemeyle karşılıksız kaldı. Buna karşılık, yerel halk kamera önünde yiyecek ve giyecek gibi konular hakkında konuşmaya daha istekliydi, bu da onların daha hassas konuları tartışmaktan çekindiklerini gösteriyordu.

Tüm ziyaret sıkı gözetim altında gerçekleştirildi. Haber ekibi, her an en az üç kamera tarafından kaydedildi; bu kameraları kullanan kişilerin daha sonra yerel medya çalışanları olduğu anlaşıldı. Raporda görüş bildiren gazeteci Taha Kılınç, Doğu Türkistan'ı "son derece ağır bir kuşatma altında" olarak tanımladı ve bölgenin her yerinin çok sayıda polis ve güvenlik kamerasıyla dolu olduğunu vurguladı.

Kanalın kamerasına yansıyan Urumçi'deki Hotan Gece Pazarı'nda bıçakların zincirlerle tezgâhlara bağlanmış olması görüntüsünü Çinli yetkililer, güvenlik ihtiyacından kaynaklanan bir tedbir olarak açıkladı.

Raporda ayrıca bölgenin "özerk" statüsü de sorgulandı. 1955'ten beri yasal olarak bu şekilde adlandırılmasına rağmen, Doğu Türkistan'ın fiilen merkezi hükümet ve Çin Komünist Partisi'nin tam kontrolü altında olduğu belirtildi.

Dini özgürlükler konusunda, Doğu Türkistan İslam Enstitüsü yetkilileri, 400 öğrencinin inançlarını özgürce yaşayabildiğini ve mezunların neredeyse tamamının imam olarak atandığını iddia etti. Ancak öğrencilerin "modern bir görünüm" için belirli kurallara uymaları gerektiğini ve sakal bırakmanın bir sorun olmadığını belirttiler. Diğer seyahat raporlarında bahsedilen bazı camilere pasaportla girme ve gençlerin camilerde görülmemesi gibi kısıtlamalar sorulduğunda, tur rehberi belirsiz cevaplar verdi. Namaz vakti geldiğinde insanların camiye gittiğini, ancak 18 yaşın altındakilerin katılıp katılamayacağı konusunda "bilgisi olmadığını" söyledi. Ayrıca, kadınların genellikle evde namaz kıldıkları için camide namaz kıldıklarını hiç görmediğini ekledi.

CNN Türk'ün raporunda görüşlerine yer verilen Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya, kanalın gözlemlerini BM İnsan Hakları Konseyi raporu gibi uluslararası suçlamalarla ilişkilendirerek yorumladı. Dr. Kaya, Uygurların yeniden eğitim kamplarında zorunlu asimilasyon, toplu tutuklama ve işkenceye maruz kaldığını belirtti.

Çin hükümeti politikalarını terör ve aşırıcılığa karşı mücadele için gerekli olarak meşrulaştırsa da, uzmanlar bu eylemlerin "çok katmanlı bir kültürel soykırım" anlamına geldiğini savunuyor. Ekibe, hükümetin geniş çaplı terörle mücadele operasyonunun 2016'da sona erdiğini ve bölgeye barış ve refah getirdiğini göstermeyi amaçlayan "Doğu Türkistan Terör ve Aşırıcılıkla Mücadele Sergisi" gezdirildi.

Dr. Kaya, CNN Türk ekranları aracılığıyla uluslararası topluma, özellikle de Türkiye ve İslam dünyasına, Çin'e diplomatik baskı uygulama çağrısında bulundu ve tarihte hiçbir yönetimin bir milletin kültürünü, dinini ve dilini tamamen yok etmeyi başaramadığını vurguladı.