Çin'in Doğu Türkistan'da Zorunlu "Vatanseverlik" Törenleri Aracılığıyla Uygur Kimliğini Yok Etme Planı İfşa Oldu

"Türkistan Times" Gazetesi, İstanbul: Uygur İnsan Hakları Projesi (UHRP) tarafından yakın zamanda yayımlanan bir raporda, Çin hükümetinin Doğu Türkistan'daki Uygurlara sistematik olarak zorunlu bayrak törenleri, milli marş okuma ve siyasi propaganda toplantıları düzenleyerek, onların milli ve kültürel kimliklerini yok etmeye ve Komünist Partiye zorla sadakat geliştirmeye çalıştığı ifşa edildi. Raporun yazarı, Araştırma Direktörü Dr. Henryk Szadziewski, Polonyalı olup İngiltere'de büyüme sürecindeki bir deneyimini örnek göstererek, Uygurların karşılaştığı baskının mahiyetini derinlemesine tasvir etti. Szadziewski, İngiltere'deki çok uluslu okulunda bir keresinde milli marşa saygı göstermeye zorlandığını, ancak bunun herhangi bir ciddi sonuç doğurmadığını, aksine kendisinde devletçilik kavramına karşı şüpheci bir tutum oluşturduğunu belirtti. Bunun Uygurların durumuyla temelden farklı olduğunu, çünkü Uygurlar için bu tür bir baskının kişisel özgürlük ve hayati tehlikeyle doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı.

Raporda, bir ceza kampından kurtulup daha sonra ABD'ye kaçan bir Uygur tanığın ifadesine ayrıntılı olarak yer verildi. Tanığın ifadesine göre, 2017'den sonra Uygurlar için haftada en az bir kez zorunlu bayrak törenine katılmak bir kural haline geldi. Mahalle komiteleri her Uygur'a bir "numara defteri" dağıtarak, her etkinliğe katılıp katılmadıklarını bir damga ile kaydetti. Bir kişinin katılım oranı %90'ın altına düşerse cezalandırılıyor, %95'in üzerine çıkarsa "onur belgesi" ve küçük hediyelerle ödüllendiriliyordu. Bu sistem, insanları birbirini gözetlemeye ve ihbar etmeye teşvik etti.

Tanık, törenin ayrıntılarını şöyle anlattı: "Tören, havanın ne kadar sıcak veya soğuk olduğuna bakılmaksızın düzenlenirdi. Hasta veya yaşlılar bile tüm başlıklarını çıkarıp Çin milli marşını söylemeye zorlanırdı. Birçok kişi Çince karakterleri telaffuz edemediği için Pinyin ile yazıp ezberliyordu." Her törende, önceden belirlenmiş beş kişi, kendi yazdıkları "şükran" makalelerini okuyarak Xi Jinping, Komünist Parti ve hükümete olan minnettarlıklarını ifade etmeye zorlanıyordu. Toplantıda, mahalle komitesi yetkilileri Uygurları yurtdışındaki akrabalarıyla iletişim kurmamaları ve telefonlarında dini içerik bulundurmamaları konusunda sert bir şekilde uyarıyordu. Aynı zamanda, milletler arası evliliği, özellikle Uygur kadınlarının Han Çinlisi erkeklerle evlenmesini teşvik ederek, buna "özel ayrıcalıklar" tanınacağını söylüyorlardı. Hatta bazı raporlarda, bu törenlerin Uygurların namaz vakitlerine kasten denk getirilerek onların dini inançlarını kısıtlama amacıyla düzenlendiği de belirtildi.

Raporun sonucuna göre, bu tür zorunlu faaliyetler, sıradan bir devlete bağlılık ifade eden törenlerden temelden farklıdır. Uygurlar için bu, bir siyasi baskı, kimlik yok etme ve ruhsal işkence aracıdır. Onlara seçme hakkı tanınmaksızın, sadece itaat etmeleri talep edilmektedir. Bu törenler, Uygurlara Çin devletine aidiyet duygusu kazandırmak yerine, onların dışlandıklarını ve kimliklerinin devlet tarafından inkâr edildiğini her zaman hatırlatan korkunç bir gerçeğe dönüşmüştür.