Uygur Soykırımını Tanıma Günü’nde Uluslararası Topluma Çağrı: “İnsanlığın Vicdanı Doğu Türkistan’da Sınanıyor”

Dünya Uygur Kurultayı Vakfı ve Türkiye Uygur Teşkilatları Platformu, 9 Aralık Uygur Soykırımını Tanıma Günü ve 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla kapsamlı bir açıklama yayımlayarak uluslararası toplumu sorumluluklarını yerine getirmeye davet etti. Açıklamada, Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri ve diğer Türkistan halklarına yönelik ağır hak ihlallerinin soykırım düzeyine ulaştığı vurgulanırken, devletlerin ve uluslararası kurumların daha güçlü adımlar atması gerektiği belirtildi.

Haber Nida, 09-12-2025

9 Aralık’ın, Birleşmiş Milletler tarafından 1948’de kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin yıl dönümü olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu günün sadece geçmişte yaşanan trajedileri hatırlatma amacı taşımadığı; aynı zamanda günümüzde devam eden sistematik zulümlere karşı harekete geçme sorumluluğunu da hatırlattığı ifade edildi.

Kuruluşlar, Doğu Türkistan’da yaşanan hak ihlallerinin çok sayıda uluslararası raporla kayıt altına alındığını ve artık görmezden gelinemez bir boyuta ulaştığını belirtti. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin 31 Ağustos 2022’de yayımladığı rapora atıfta bulunularak, Uygur ve diğer Müslüman toplulukların “yaygın ve keyfi özgürlükten yoksun bırakma”, toplama kampı uygulamaları, işkence, kültürel baskı ve kimlik aşındırma politikalarıyla karşı karşıya olduğu hatırlatıldı. Raporda yer alan değerlendirmelerin uluslararası hukuk açısından bu eylemlerin “insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini” açıkça ortaya koyduğu vurgulandı.

Açıklamada, 9 Aralık 2021’de kararını açıklayan ve bağımsız uzmanlardan oluşan Londra Uygur Mahkemesi’nin bulgularına da geniş yer verildi. Mahkeme, zorla doğum kontrolü, nüfus azaltmaya dönük sistematik baskılar, çocukların ailelerinden koparılarak devlet kontrolündeki kurumlara yerleştirilmesi, zorla çalıştırma, toplu gözaltılar ve yaygın kültürel asimilasyon gibi uygulamaların soykırım suçunun unsurlarını karşıladığı sonucuna varmıştı. Dünya Uygur Kurultayı da bu nedenle 9 Aralık tarihini “Uygur Soykırımını Tanıma Günü” ilan etmişti.

Uluslararası raporların ortaya koyduğu verilere göre Doğu Türkistan’da milyonlarca kişi özgürlüğünden mahrum bırakılmış durumda. Kadınlara yönelik zorla kısırlaştırma ve doğum kontrol baskılarının sürdüğü, yüz binlerce çocuğun ailelerinden koparılarak kimliksizleştirme politikalarına maruz kaldığı, zorla çalıştırma uygulamalarının ise küresel tedarik zincirlerinin bir parçası olmaya devam ettiği belirtiliyor. Dini yaşam ve kültürel geleneklerin sistematik biçimde hedef alındığı bu tablo, açıklamada “insanlığın tamamını ilgilendiren küresel bir insan hakları krizi” olarak nitelendirildi.

Dünya Uygur Kurultayı Vakfı ve Türkiye Uygur Teşkilatları Platformu, Türkiye başta olmak üzere tüm devletlere ve uluslararası kuruluşlara bir dizi somut çağrıda bulundu. Bu kapsamda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin özel bir araştırma komisyonu kurarak uluslararası bulgular ışığında Uygur soykırımının niteliğini değerlendirmesi ve resmen tanıması istendi. Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası platformlarda bağımsız bir BM soruşturma mekanizmasının kurulması yönünde girişimlerde bulunması gerektiği belirtildi.

Türkiye’de ve dünyada yaşayan Uygurların güvenliğinin garanti altına alınması, Çin’in sınır ötesi baskı uygulamalarına karşı bağlayıcı hukuki koruma mekanizmalarının oluşturulması da talepler arasında yer aldı. Doğu Türkistan’da kaybolan veya gözaltına alınan aydınların akıbetlerinin araştırılması ve adil yargılanma hakkı ihlalleri nedeniyle Çin’e yönelik yaptırımların gündeme alınması gerektiği ifade edildi.

Açıklamada ayrıca, Türkiye’nin uluslararası platformlarda Uygur dili, kültürü ve dini yaşantısının yok edilmesine karşı açık bir tutum takınması istendi. Zorla çalıştırma yoluyla üretilen ürünlerin Türkiye pazarına girişini engellemek için şeffaf denetim mekanizmalarının oluşturulması ve bu süreçte uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Üniversiteler, medya kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin Doğu Türkistan konusundaki araştırma ve raporlama faaliyetlerini destekleyecek resmî iş birliği çerçevelerinin oluşturulması da öneriler arasında yer aldı.

Türkiye’de yaşayan Uygurlara gösterilen dayanışma için Türk halkına teşekkür edilen açıklamada, “Doğu Türkistan’ın sesi olmak yalnızca soydaşlık değil, insanlığın ortak vicdanını koruma görevidir” denildi. Dünya Uygur Kurultayı Vakfı ve Türkiye Uygur Teşkilatlar Platformu, adaletin sağlanması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve Doğu Türkistan’daki soykırım niteliğindeki uygulamaların sona ermesi için mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini kamuoyuna duyurdu.