Bilal Azizi | İstanbul | 17/12/2025
Bugün Çarşamba, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, tarihi lider ve mücadele insanı Muhammed Emin Buğra’nın vefatının 60. yıl dönümüne adanmış üst düzey bir uluslararası bilimsel sempozyuma ev sahipliği yaptı. Bu bilimsel platformda bir araya gelen akademisyen ve araştırmacılar, bu eşsiz Türkistanlı liderin hayat yolculuğunu, Çin işgaline karşı öncü rolünü ele alan derinlikli tebliğler sundular. Katılımcılar, Buğra’nın mirasının gelecek nesiller için vatan sevgisi ve meşru hakları savunma konusunda bir meşale olmaya devam ettiğini vurguladılar.
Sempozyumun Dr. Harun Tuncer başkanlığındaki ilk oturumu, Doğu Türkistan’ın kalbindeki saha mücadelesi yıllarına odaklandı. Sayın Hamit Göktürk, Buğra liderliğindeki Hotan ihtilalinin detaylarını aktarırken, Dr. Alwayşi ulusal kurtuluş hareketindeki kritik dönüşümleri analiz etti. Dr. Hacı Kutluk, Japon arşivlerinden elde edilen liderin askeri hareketliliğine dair önemli bilgileri paylaşarak tarihi bir keşif sundu. Dr. Esad Süleyman, Buğra’nın vatanındaki son beş yılını ele aldı. Araştırmacı Sabina Masharova ise Sovyetler Birliği’nin Doğu Türkistan davasına yönelik politikasını ve merhum liderle olan ilişkisini analiz ederek oturumu sonlandırdı.
Dr. Abdürrahim Devlet tarafından yönetilen ikinci oturumda Buğra’nın sürgündeki mücadelesi tartışıldı. Araştırmacı Tekin Tunçar dava uğruna yapılan zorunlu hicretin felsefesini ele alırken, Prof. Dr. Erkin Ahmet ve araştırmacı Muhammed Emin Uygur, Buğra’nın küresel çapta yürüttüğü resmi ve sivil diplomasinin boyutlarını sundu. Sempozyumda kadının merkezi rolü de unutulmadı; yazar Abdüşükür Kumtur, liderin yol arkadaşı Amine Buğra Hanım’ın çabalarını anlattı. Dr. Nebican Tursun, Buğra tarafından bir kimlik belgesi niteliğinde kaleme alınan "Doğu Türkistan Tarihi" kitabının büyük tarihi değerini vurgulayarak oturumu kapattı.
Araştırmacı Ali Demirel başkanlığındaki üçüncü oturumda Buğra’nın düşünce dünyasındaki ideolojik ve modern temeller tartışıldı. Muyesser Emin Hacı ve araştırmacı İbrahim Kaşgari milli hareketin fikri temellerini sunarken, araştırmacılar Elif Altun ve Hammiye Özer Buğra’nın eserlerinde ve 1949’da kurduğu "Hürriyet" gazetesindeki vatan, istiklal ve milliyet kavramlarını analiz ettiler. Araştırmacı Yusuf Ulusoy, liderin meşhur "Vatan Kaygısı" kitabı üzerine bir sunum yaptı. Abdullah Trabzon tarafından yönetilen kapanış oturumunda ise manevi miras üzerinde duruldu; Dr. Tasneem Harb, Buğra’nın eserlerinin Uygur davasının Arap dünyasına tanıtılmasındaki rolüne dikkat çekti. Prof. Dr. Ahmed El-Shazly ve Dr. Ahmed Cemal, Türklerin medeniyet rolü ve alimlerin bu davaya hizmetlerini tartıştı.
Akademik koridorların ötesinde, Muhammed Emin Buğra’nın hayatı nesillerin hafızasına kazınmıştır. Tüm bir nesil onun kahramanlık hikayeleriyle büyümüştür ki bu satırların yazarı da onlardan biridir. Henüz on yaşındayken, liderin kız kardeşi Meryemhan Hanım’ın oğlu şehit Abdülahat Mahdum’un talebesi olma şerefine nail olmuştum. Meryemhan annemiz çocukluğumuzda bize abisinin Çin işgaline karşı mücadelesini anlatırdı. Buğra bir direniş okuluydu; yolculuğuna ilimle başlamış, ardından silahlı mücadeleye liderlik ederek iki abisini şehit vermiştir. Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yıkılışından sonra Afganistan ve Hindistan’da yaşadığı sürgün ve hapis acılarına rağmen teslim olmamıştır. Aksine, vatanına dönerek siyasi mücadelesini sürdürmüş, parlamentoda ve "Kalem Mücadelesi" gibi eserleriyle halkının haklarını savunmuştur.
Tarih Buğra’yı, tıpkı bugün Filistinli mücahitlerin işgale karşı duruşunda gördüğümüz gibi Doğu Türkistan’ın cesur sesi olarak kaydedecektir. Sürgünde yorulmadan mücadele etmiş, Dünya İslam Birliği’nin (Rabıta) kuruluşunda temel taşlardan biri olmuş; Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye’de vatanının davasını uluslararasılaştırmak için üstün çaba sarf etmiştir. Muhammed Emin Buğra 14 Haziran 1965’te Ankara’da vefat etti. Ardında halkının haklılığının ebedi şahidi olarak devasa "Doğu Türkistan Tarihi" kitabını bıraktı. Aziz hatırası tüm hürriyet arayışçıları için bir meşale olarak kalacaktır. Allah rahmet eylesin, taksiratını affetsin ve şehitlerle, salihlerle haşreylesin.


