Uygur Hareketi (Campaign for Uyghurs - CFU), yakın Uygur tarihindeki en önemli öğrenci protestolarından biri olan ve Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) baskılarına karşı Uygur mücadelesinde kritik bir anı teşkil eden 1985 Urumçi Öğrenci Hareketi'nin 40. yıldönümünü andı. CFU basın açıklamasına göre bu hareket, Doğu Bloku'nda komünizme karşı yapılan bu türden ilk protesto olma özelliğini taşıyor.
ÇKP Baskısına Karşı 1985 Protestosu
12 Aralık 1985'te, yedi üniversite ve enstitüden yaklaşık 20.000 Uygur öğrenci, ayrımcı uygulamaları protesto etmek için Urumçi sokaklarına döküldü. Bu uygulamalar arasında eğitim ve iş fırsatlarındaki eşitsizlikler, zorunlu kısırlaştırma, Lop Nur'daki felaket niteliğindeki atmosferik nükleer denemeler ve Çin'in diğer bölgelerinden suçluların Uygur bölgesine transfer edilmesi yer alıyordu. CFU Kurucusu ve İcra Direktörü Ruşen Abbas, protestoların planlanması ve organize edilmesinde bizzat yer almış olup, Uygur toplumu için adalet ve onur mücadelesinde güvenliklerini riske atan öğrencileri saygıyla andı.
Lop Nur'da Felaket Niteliğindeki Nükleer Denemeler
1964 ile 1996 yılları arasında Çin, Uygur bölgesindeki Lop Nur'da toplam 45 nükleer silah denemesi gerçekleştirerek, yaklaşık 100.000 kilometrekarelik çöl alanını dünyanın en büyük nükleer test sahasına dönüştürdü. Yetkililer bölgenin "kıraç, izole ve yerleşik nüfusu olmayan" bir yer olduğunu iddia etse de, Uygur çobanlarının ve çiftçilerinin yüzyıllardır o topraklarda yaşadığı gerçeğini göz ardı ettiler. Nükleer denemeler toprak ve su kaynaklarını kirleterek, ciddi sağlık sorunlarına ve Uygur topluluklarına uzun vadeli zararlara yol açtı.
Çinli yetkililer öğrenci temsilcileriyle görüşmeyi kabul etmelerine rağmen, daha sonra hareketin liderlerini sorguladı ve cezalandırdı. Ruşen Abbas da 1988'de Sincan Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra bu harekete katılımı nedeniyle baskılara maruz kaldı; Abbas bu süreci "Unbroken: One Uyghur's Fight for Freedom" (Yılmayan Bir Uygur'un Özgürlük Mücadelesi) adlı kitabında detaylandırdı. CFU basın açıklamasına göre, baskılara rağmen protestolar, Doğu Türkistan genelinde daha fazla öğrenci seferberliğine ilham verdi ve demokratik gençlik hareketlerinin şekillenmesine katkıda bulundu.
'Sadece Hatırlamak Yetersiz': Eylem Çağrısı
Uygur Hareketi İcra Direktörü Ruşen Abbas, "Kırk yıl önce, onur ve eşit haklar talep etmek için Urumçi'de Uygur öğrenci arkadaşlarımla birlikte ayaktaydım. O zamanki sesimiz, 35 yıllık ÇKP sömürgeciliğinden sonra Doğu Türkistan tarihindeki ilk demokratik hareketin başlangıcını işaret ediyordu," dedi. CFU raporunda aktarıldığına göre Abbas sözlerine şöyle devam etti: "Bugün, kırk yıl sonra, halkımız tam ölçekli aktif bir soykırıma katlanıyor. 1985 öğrenci hareketinde sergilenen cesaret ve onur, dünyaya devam eden sorumluluklarını hatırlatmaktadır. Sadece hatırlamak yetersizdir; hesap verebilirlik ve eylem gereklidir."
Durum Soykırıma Dönüştü
Kırk yıl sonra, Doğu Türkistan'daki durum önemli ölçüde kötüleşti. Bağımsız bir mahkeme, Birleşmiş Milletler ve ABD dahil olmak üzere birçok ülke, Çin'in eylemlerini soykırım ve insanlığa karşı suçlar olarak tanıdı ve devam eden ihlallere dair kanıtlar birikmeye devam ediyor. Yetkililer Uygurlara kümülatif olarak 4,4 milyon yıldan fazla hapis cezası verdi ve sadece 2023 yılında 3,2 milyon zorla çalıştırma transferi gerçekleştirdi.
Çok sayıda Uygur köyünün adı değiştirildi ve araştırmacılar 2017'den bu yana 16.000'den fazla caminin yıkıldığını veya hasar gördüğünü tahmin ediyor. Uygur nüfusunun en yoğun olduğu bazı bölgelerde, Uygurlar arasındaki doğum oranı yüzde sıfıra düşerek soykırım fiili kapsamına girdi. Çin hükümeti bu girişimleri "Uygur kadınları artık bebek yapma makinesi değil" şeklinde ilan ederek kutladı. CFU açıklamasına göre bu eylemler, Pekin'in Uygurları hedef alan insanlığa karşı suçları ve soykırımı sürdürürken, 1985'te öğrencilerin karşı çıktığı politikaların bugün çok daha büyük bir ölçekte uygulandığını yansıtıyor. (ANI)